8 Ağustos 2012 Çarşamba

MASKELİ BALO


Yanlışları görüyorum gün ışığı yardımıyla...


Sislerle büyülenmiş sahte gülücükler diyarındayız.

Yalancı denizimin de dediği gibi maskeli yüzler etrafımızda.



Her birinin kilitli çeyiz sandığı misali yaşamaktan korktuğu

ya da sürekli özlemini duyduğu bir hayatı var.



Sandık açılınca kiminden gül, kiminden nergis kokusu,

kiminden küflenmiş hayat kokusu,

kiminden eskimiş şarap kokusu yükseliyor.



Her şey aynı boşlukta yuvarlanıyor.

Küçücük, portakal kabuğu tadında farklar dışında.



Çoğu, bilinmezlik içinde bilgelik oynuyor,

kimisi babasının verdiği topaçla meşgul.

Sonuçta hepsi gerçeklerin bir iki adım gerisinde.

Herkes birbirinden açık kıçına gülüyor.

Arkasına bakmayı bilmediğinden...



Yitirilmiş umut, hayat ve sevinci aradıkları yer yanlış, hepsinin de...



Yine o mükemmel hata rol oynuyor: Doğruyu yanlış yerde arama.



Burada ve her yerde ne Polyannacılık,

ne kral çıplak diye haykırılan gerçekçilik,

ne de Yılmaz Güney gibi devrimcilik fayda eder.



Fayda verecek tek şey ebedi yalakalık.



Bir maskeli balodayız hepimizin kıçı birbirinden açık

Güler OK





7 Ağustos 2012 Salı

AMASRA




Her insan bir şehir aslında..Bazen trafiği yoğun kafası karışık bazen tepesinde kara bulutlar karamsar bazen güneşin kavurduğu kızgın bazen hüzne teslim olmuş sağnak yağışlı..



Karadeniz’in batısında yarımada şeklinde uzanan kıyı beldesi Amasra her şehirden bir özellik almış karma bir şehir ..Herkesin emeklilik hayali sahil kasabası..Denizden ne çıkarsa yerim diyenler için taze balık çeşitleriyle ideal..Büyükşehirden bunalanların haftasonu kaçabileceği yer.. Ve tabiki romantik aşk hikayeleri içinde eşi bulunmaz bir belde..Güneşin batmasıyla birlikte duygular değişiyor..Yari yanında olan iyice sokuluyor, sarılıyor.Aklında olan hemen arıyor ..Gönlünde olan uzaklara bakıyor gözleri nemli.. Kumsalda ayaklarınızı suya sokarken bir yandan gitar eşliğinde müzik dinleyebilirsiniz..



Fatih Sultan Mehmet 17 Ekim 1460’ta Amasra kalelerini Cenovalılar’dan aldığında buraya Çeşm-i Cihan dünyanın gözü adını vermiştir. Aynı adla oldukça nezih ve lezzetli menüler sunan bir restaurant büyük limanda misafirlerini ağırlıyor.. Bir rivayete göre Amasra ile Bartın arasında bir tepeden aşağıya bakan Fatih Sultan Mehmet “dünyayı görmek isteyen buradan bakacak” demiş o zamandan bu zamana kadar şirin seyir tepesinin adı Bakacak Tepesi olmuştur.



Şehrin adıyla anılan hem göze hem damağa hitap eden salatası oldukça meşhur..Balık yemenin kaçınılmaz olduğu Amasra’da salatasını da muhakkak tadmalısınız..



Amasra kalesi şehri birbirine bağlayan taş köprünün karşı kıyıya vardığı yerde başlayıp uzun bir alanı kaplamakta..Kalenin gece ve gündüz görüntüsü görülmeye değer.. Kale surlarının üstlerinde pansiyonlar, evler , kafeler var.. İyice tepeye çıktığınızda güzel bir seyir tepesine varıyorsunuz..Ağlayan ağaç sizi karşılıyor..Hikaye bu ya kışın ağacın ağladığı yazın ise kuruduğu söylenmekte.Ama güzelim ağaç kendisini görmeye gelenlere satış yapan bir büfe tarafından hapsedilmiş durumda..



Amasra’yı bir çok insan Barış Akarsu ile tanıdık..Barış Akarsu Amasra adlı şarkısında “ hava ile su ile güneş ile bütün şehir” diyerek şehri kendi uslubunca övmüştür..



Amasra’yı



Toprak kokan şehir

Deniz kokan şehir

Sevda kokan şehir



diye anlatan Barış Akarsu’yu rahmetle anıyoruz..



Tekrar güzel hikayelerle gelmeyi diliyorum bekle beni Amasra..